28 Eylül 2011 Çarşamba

beni biraz bilin istedim


''Tavanda perdelerin arasından geçen ışıklar, genişten başlayıp bir süre sonra birleşen çizgiler oluşturuyor. Buralarda bu saatlerde hep olur esasında. Buralarda sonbaharları bu saatlerde hep olur bunlar. Ve benim bunları düşünme sebebim, gerçekten düşünmem gereken sorunlarımı göz ardı etme gayemden fazlası değil.

Evde kimse yok. Hoş, birileri olduğunda bir O, bir ben en fazla iki kişi oluyoruz. Ya da bazen beni dışarı gönderiyor ve genellikle saat 10’a kadar geri dönmememi tembihliyor. İşte böyle günlerde, bilirsiniz dışarısı soğuk olur, ben sokaklarda vakit geçirmeye çalışıyorum. Şimdiyse evin içinde yalnızım, biraz evvel dışarıdan geldim, ayaklarımı uzandığım ranzadan kalorifer peteğine doğru uzatmış, aynı kalorifer peteğine çoraplarımı kurutması görevini yüklemişim. Yandığından emin olmasam da kontrol etme işini bir türlü beceremiyorum.

Biraz evvel yani aslında sanki sürekli yazıyormuşum gibi gelebilir ama biraz evvel bir ara vermiştim, balkona çıkıp bir sigara yakmıştım. İşte o biraz evvel size kaldığım bu evin O’na ait olduğunu söylemek zorundaymışım gibi hissettim. Halbuki bunu zaten bilebilirdiniz ve dahası bunu ben size birazdan söyleyecektim ama olsun ziyanı yok artık hepimiz biliyoruz. Ben O’nun evinde bir haftadır misafirim. Benim bazı yönlerime takmış vaziyette olsa da henüz bir sıkıntımız yok.

Hava çok çabuk karardı ve artık o ışıklı çizgiler kaybolmaya yüz tuttu. Kaldığım odada kafamı koyduğum ranza eğer kapı açıksa uzun ışık alan bir koridora bakıyor, eğer açık değilse yine bilebilirsiniz ki karanlık. Aslında odamın kapısı camlı fakat kapının arkasındaki askılığa astığım deri montum ve kazaklarım bu şansı engelliyor. İnsanların deri mont denince aklında oluşan figürler beni hep şaşırtmıştır. Bu sebeple kendi deri montumdan bahsetmek isterim: biraz eski, arkasında çeşitli yazı yazanlarından, demem o ki 2000lerin henüz başında giyilen cinsten. Arkasında büyük harflerle F.I.E.L.D. yazıyor. Ne amaçla yazıldığını bilmesem de siyah rengin üstüne turuncu puntolarla yazılmış olması ayrı bir hava katıyor.

O’ndan da bahsedeceğim elbette ama beni biraz daha tanıyın istiyorum. Ve sevgili siz biliyorsunuz ki bunu yapmamdaki amaç mühim konuları ikinci plana atmak. Ben O’ndan hafif uzun boylu, daha iri yapılı biriyim. Bundan başka çok da büyük meziyetlerim yok. O ise dünyadaki tüm kötü özelliklerin aksine payına düşenin en iyilerini bünyesinde barındıran biri, gerçi merhametli olduğu söyleyenemez ama bundan başkaca kötü huyu yok.''
***

Bazen böyle başlayıp sonraları istediğimden çok başka yerlere giden kısa hikayeler yazıyorum, sonra bunları tamamlamadan siliyorum. Bu sefer istedim ki –hikayemin ana karakteri gibi söylemem gerekirse- yani demem o ki bilin istedim ki bazen mühim şeyleri göz ardı edip önemsizler üstüne eğiliyorum.

Yazdığım hikayeler derken lütfen beni ciddiye almayın, bunların çok azında kendimi böyle hikayeler kurgulamış olduğum için mutlu hissediyorum, çoğunda başarısız oluyorum. Ben bir ana karakter anlatıcısıyım ve sadece gördüğüm şeyleri yazıp o hikayeyi oluşturduktan sonra üstünde oynama yapmayayım, diyorum, yapmıyorum da. Ancak bugün bilin istedim ki çoğu zaman yazamadığım hikayeler, istediğim gibi şekillendiremediğim ana karakterler, gerçeklik katamadığım mekanlar oluyor. Bunlara bir örnek olması açısından üstteki yarım bıraktığım hikayeyi yayınlamak istedim.

İşte her şey bu kadar.

Madem buraya kadar açık yüreklilikle konuştum, eklemek istediğim birkaç husus daha var. Aslında bir kaçından sadece bririni açıklayayım şimdi, ötekiler sonraya kalsın. 1 Ekim’de blogdan soracağım soruya doğru cevap verenlerin arasından yapacağım çekilişle birlikte izlemek üzere FilmEkimi’nden seçtiğim bir filme bilet vereceğim. İsterdim yüz tane, bin tane vereyim ama öyle bir şansım olmadığından madem sinemayı çok seviyorum, sembolik olarak bir tane vereyim dedim.

Arzular şelale Bican.

7 Eylül 2011 Çarşamba

ekim'de ne var ne yok

Ekim ayını öyle severim ki böyle hiç bitmesin, bi tekrar daha yapsın isterim. Ekim ayının havasını öyle çok severim ki böyle uzun kollu gömlek giysek de ne terlesek ne üşüsek. Ekim ayının etkinliklerini çok severim, böyle hep ekimde sarmaş dolaş oradan oraya dolansak, aynı gençlik yıllarımızdaki enerjiyle elimizde kitapçıklarla tiyatrolara, sergilere, sinemalara doluşsak. Ekim ayını çok sevin ki daha çabuk gelsin, biraz uzun kalsın, bir de sizi eğlenceye doyursun.

Ekim ayının The Bucket List'ini hepimiz için yaptım, bunda araştırmacı-yazar kimliğimi geri plana atmak istemem.

-FİLM EKİMİ-
İksv'nin Ekim ayında düzenlediği ve bu seneyle birlikte 10.yılını kutlayan, insanı sanki evinin salonunda film izlercesine mutlu eden, kesinlikle sıcacık, iç ısıtan bir ortam oluşturan film festivalidir. 8-15 Ekim tarihleri arasında İstanbul'un ev sahipliği yapacağı festival, bu sene kabuğunu kırarak 13-16 Ekim'de İzmir'de, 20-23 Ekim'de Bursa'da, 27-30 Ekim'de Trabzon ve Diyarbakır'da sinemaseverlerle buluşacak.

Filmekimi biletleri, 1 Ekim Cumartesi saat 11.00'dan itibaren;

- Biletix satış noktaları,
- Atlas, Beyoğlu ve City's gişelerinden satışa sunulacak.

Filmekimi'nde hafta içi gündüz seansları (11.00, 13.30, 16.00) sadece 5 TL.
Hafta içi 19.00 ve 21.30 seansları ile hafta sonu tüm seanslar tam 14, indirimli 8 TL.

-bilgilendirme notu: fazladan hizmet bedeli ödemek istemiyorsanız biletlerinizi sinema gişelerinden alınız, ayrıca gerçek bir filmekimi takipçisiyseniz iyi filmlere yer bulabilmek için 1 Ekim'de erkenden gişelerde olunuz.-

Festivalin öne çıkan yapımları arasında ilk göze çarpan film BİSİKLETLİ ÇOCUK / LE GAMIN AU VELO. Cannes'da Jüri Büyük Ödülü'nü Nuri Bilge Ceylan'ın Bir Zamanlar Anadolu'da filmiyle paylaşan Dardenne Kardeşler'in bu filmi babasının artık onu istemediğini söyleyen ve yetimhanede bir başına kalan 11 yaşındaki Cyril'in iyimser, bir o kadar da masalsı hikayesini anlatıyor.

Dikkati çeken bir diğer film ise şüphesiz son zamanların en başarılı yönetmenlerinden biri olan Danimarkalı Lars Von Trier'in yönettiği MELANKOLİA / MELANCHOLIA filmi. Kristun Dunst'ın Cannes Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'ne uzandığı film Filmekimi'nin ses getirecek diğer bir yapıtı.

Filmekimi programında kaybolmak ve filmler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için bir TIK yapmanız yeterli.

-FİLMEKİMİ facebook sayfası   : http://www.facebook.com/filmekimi
-FİLMEKİMİ twitter sayfası        : http://twitter.com/#!/filmekimi2011

-12. İSTANBUL BİENALİ-
Başta belirtmem gerek ki bineal 2 yılda bir düzenlenen etkinliklere verilen isimdir, 'of, geçen yılkini kaçırdım' diye bir şey olmaz, olamaz, yapmayın da. Bu yıl 17 Eylül - 13 Kasım arasına yayılmış olan bienalim ismi ''İSİMSİZ''. 2009'da odaklanılan ''What Keeps Mankind Alive? / İnsan Neyle Yaşar?'' konusu kadar somut şeyler çağrıştırmasa da İksv şöyle bir açıklama içine girmiş: 

''12. İstanbul Bienali, hem biçimsel olarak yenilikçi hem de siyasal açıdan sözünü esirgemeyen yapıtlara odaklanarak sanat ile siyaset arasındaki ilişkiyi inceleyecek. Bienalin başlığı “İsimsiz (12. İstanbul Bienali), 2011″.''

Bienal mekânları Pazartesi hariç her gün, 10.00–19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Bienalin açılışını takip eden 19 Eylül Pazartesi günü tüm mekânlar açık olacaktır. Şu ana kadar açıklanan bienal mekanıysa Antrepo No.3.

Biletler :
- Bienal Artı : 150 TL
- 12B Sınırsız : 50 TL
- Tam – 15 TL (Ön Satış Fiyatı)
- Öğrenci : 5 TL (Ön Satış Fiyatı)

Koç Holding desteğiyle üniversite öğrencileri bienali geziyor kapsamında Üniversite Öğrencileri öğrenci kimliklerini göstererek bienal mekânlarını ücretsiz gezebilecekler. 

Ayrıntılı bilgi; http://bienal.iksv.org/tr de.

-KEVIN SPACEY EKİM'DE İSTANBUL'DA-
The Usual Suspects'te yardımcı oyuncu rolüyle Oscar alan, peşine giriştiği L.A Confidental'da istikrarını bozmayan, American Beauty'deki performansıyla filmin Oscar'ı Fight Club'ın elinden almasını başaran, peşine henüz izleme fırsatı bulamadığım The Life of David Gale'de ve Moon'da oynayan aşmış insan Kevin Spacey, İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında sahnelenecek III. Richard oyununda oynamak üzere İstanbul'a geliyor. 

Biletleri 11 Eylül'de satışa çıkacak olan oyun, 5,6,7,8 ve 9 Ekim'de 20.30'da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde sahnelecek. Bilet fiyatları ise farklı kategorilere göre 400 ila 40 TL arasında değişiyor.

Valla 400 TL verip izlenilebilir mi bilmiyorum ama dünya gözüyle Kevin Spacey'i bir görmek gerekir, ondan eminim.

Ayrıntılı bilgi; http://www.iksv.org/tr/arsiv/p/1/388 sitesinde.

-EFES PİLSEN BLUES FESTİVAL 22-
Bu benim ilk Blues Festivalim olacağından ben de biraz meraklıyım. Öncelikle genel bilgileri vereyim. Türkiye'nin ilk ve tek Blues festivali olan Efes Blues Festival bu yıl 23 Eylül - 29 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek. 20 farklı şehirde 24 konserle bluesseverleri müzik ziyafetine davet eden Efes Pilsen Blues Festival 22'nin bu yılki konuklarından bazıları; Lucky Peterson -hani şu the tonight show silsilesinin sevilesi emektarı-, Rick Estrin & The Nightcats ve John Mooney.

Biletler Biletix'ten satışa sunulacak.


Şimdilik böyle, daha da vardı ama üşendim. Bir sonraki kıpraşımda Alpay Erdem gibi yazıcam, dostlar kahvesinden selamlar.