1 Aralık 2012 Cumartesi

istanbul tasarım bienali'nin 10 atlısı

geçen perşembe istanbul tasarım bienali'nin galata özel rum ilköğretim okulu'ndaki adhokrasi sergisine gittim. tek girişlik öğrenci bileti 5 liraydı, 10 lira verirsem hem iki sergiye de girebileceğimi hem de  6 lira değerindeki güzel mi güzel program kitapçığını (bence bayağı kitap yani) ücretsiz alabileceğimi söylediklerinde kararımı ikinci şıktan yana kullandım. planım tophane'ye geçip hem istanbul modern'i hem de musibet sergisini gezmekti. lakin adhokrasi'den sonra doğan'la beyazıt'a gidip geri dönene kadar bir güzel hastalandım, akşama kadar da doğan'ın stüdyosundan çıkmadım. akşam stüdyodan ayrılırken gelecek perşembe için sözleştik. 

bu perşembe öğlen 3 gibi kumrumu alıp gittim stüdyoya. pirket ve akü'yle (stüdyonun kedileri) karnımızı doyurduktan sonra onları bırakıp istanbul modern'e geçtik. girişte tasarım bienali için kurulan bilet standına yöneldik. doğan bilet almak için bilgilerini verirken bir öğrenci biletine iki öğrencinin girebileceğini söylediler. ben de geçen hafta bilet aldığımı ama bana böyle bir bilginin verilmediğini söyleyip biletimi uzattım. biraz göz gezdirdikten sonra doğan'a ücretsiz bir bilet verdiler. açıkçası modern'in giriş katını dolaşmak benim için gitgide sıkıcı bir hal alıyor, doğan'ı biraz acele ettirerek alt kata geçtik. 

bienalle ilgili şöyle bir söylenti var: ''adhokrasi iyi de musibet biraz zayıf kalmış.'' kim uyduruyor böyle şeyleri hiç anlamıyorum, bir de bunu bana söyleyen üç kişinin ikisi henüz sergiyi görmemiş bile. ben sakın ola söylentilere inanmayın, gidin kendi gözünüzle görün derim. 

insanın beğeni algısı hayat deneyimleriyle şekillenir diyor kendi ilk 10'umu sıralıyorum.

10. kamusal tasarım desteği / jesko fezer
hamburg'un st. pauli semtinde yaşayanların gündelik hayatlarını kolaylaştırmak için öğrenciler haftada iki saat ücretsiz tasarım danışmanlığı yapıyor ve küçük bütçelerle kullanıcıların sorunlarına tasarımsal çözüm yolları üretiyorlar. bu proje sayesinde hem öğrenciler pratik yapma imkanı buluyor hem de semt sakinleri istedikleri çözümü ücretsiz alabiliyorlar.
galata özel rum ilköğretim okulu//adhokrasi

9. lego adam uzayda / mathew ho, asad muhammad
her ikisi de 17 yaşında iki genç, el ısıtıcılarına sarılı birkaç fotoğraf makinesi, strafor, 2.8 metrelik helyum dolu bir balon, bir gps aleti, bir paraşüt, kanada bayraklı legoları ve 400 dolarlık bütçeleriyle 1960'larda elde edilmiş kalitede uzay videoları elde etmişler. daha sonra gps ile lego adamlarının düştüğü yeri tespi edip geri almışlar. işin garibi video rum ilköğretim okulunun tavan katına çıkarken arada kalan ufacık bir bölmede sergileniyor ve çoğu ziyaretçi görmeden geçiyor. sonra efendim bizim öğrencilerimiz niye bik bik bik gibi bir muhabbete girmek istemiyorum.
galata özel rum ilköğretim okulu//adhokrasi


8. islam, cumhuriyet, neoliberalizm / burak arıkan
üç farklı ağ haritasında istanbul'a yayılmış olan camilerin, cumhuriyet anıtlarının/müzelerin ve alışveriş merkezlerinin etki alanlarına göre birbirine bağlanışı gösterilmiş. bienaldeki çoğu işte siz bir tüketim içine girerken burak arıkan'ın işi sizi düşünmeye sevk ediyor, bilhassa müzelerle alışveriş merkezlerinin ağ haritasını karşılaştırdığınızda.
istanbul modern//musibet


7. robokopter / durane journalism
rum ilköğretim okulunda geziyorum, bir odadan sinek vızıltısı gibi bir ses geliyor, girişi de perdeyle örtülmüş. içeri girince karşılaşıyorum robokopter'le. kendisi haberciliğin geleceği olarak konuşuluyor çünkü her yere girip çıkabiliyor, yükselip alçalabiliyor, polis barikatlarının arkasına geçebiliyor. amacı şiddeti görünür kılarak engellemek, başarır mı bilemem ama benim sinemada kullanmaktan yana fikrim var. flycam'lerden aşağı kalır yanı yok.
galata özel rum ilköğretim okulu//adhokrasi


6. pantheon / les ux (urban experiment)
urban experiment 1981 yılında kurulan hacker ve sanatçılardan oluşan gizli bir kolektif. paris'in yeraltını avuçlarının içi gibi biliyorlar. yıllardır çalışmayan bir saati tamir etmeye karar veriyorlar ve belgeselde tüm bu süreci bize aktarıyorlar. o kadar rahatlar ki bazı geceler müzenin içine sinema kurup film izliyorlar, o derece. belgeseli rum ilköğretim okulu'nun çatı katında izliyorsunuz ve oturduğunuz koltuklar saati tamir ederken geceleri oturup soluklanmaları için yaptıkları koltukların ta kendisi. ben belgeselin son dakikasına yetişmişim ama tekrar başlamasını bekleyip baştan sona izledim. çatı katı biraz soğuk olur demeyin koltuklardan birine tüneyip izleyin. 
galata özel rum ilköğretim okulu//adhokrasi


5. ravintolapaiva / restaurantday.org
helsinki'de bir restoran açmanın bıktırıcı bürokratik zorluklarından doğan restoran günü yılda iki kez düzenlenen, herkesin bir günlüğüne restoran sahibi olabileceği bir festival. zaten restoran açmak isteyen benim gibi bir bünyeyi ne kadar mutlu eden bir olaya imza atıyor şu helsinkililer bir bilseler. insanları kendi bahçene davet ediyorsun, kendi tatlarını hazırlıyorsun ve servis ediyorsun. fatih akın'ın soul kitchen filminin bir benzeri gibi, ah ulan nasıl özeniyorum, öyle böyle değil. ayrıca belediye izni olmadığı için yarı yasal bir faaliyetmiş, zaten en doğrusu da bu. 
galata özel rum ilköğretim okulu//adhokrasi


4. soundspace / sertaç kakı
görevlinin feneriyle karanlık bir odaya giriyoruz, ardından görevli kapıyı kapatıyor. şehrin hiç dikkate almadığımız sesleri birer birer üzerimize geliyor, arkamızdan yaklaşan sinek burnumuza doğru hareket ediyor, uzaklardan duyduğumuz siren sesi biraz sonra üstümüze doğru gelen trenin habercisi, herkesin bağırtısı arasında dilenen adamın sözlerini işitiyoruz, balıkçıların tezgahlara çarptığı suyun sesi kulaklarımızda. derken görevli kapıyı açıyor tekrar dünyaya dönüyoruz. 
istanbul modern//musibet


3. 40 nasihat made in istanbul
serginin açık ara en çok dikkat çeken iki eserinden biriydi 40 nasihat. fotoğrafların altında durumu açıklamaya koyulmuş ufak yazılar vardı. fotoğrafların hepsi uzun uzadıya incelenecek tarzda. gecenin bir yarısı eminönü'nde ayaküstü dövme yaptıran biri, binanın çatısındaki spor kompleksi, doğru dürüst yedek kulübesi bile olmayan stadın locası ve sokak ortasında bilgisayarını prize bağlayan çocuk benim aklımda kalan işlerden birkaçı.
istanbul modern//musibet


2. istanbul-o-matik / cem kozar, ışıl ünal
teknolojiyi kullanarak ziyaretçiyi aktif tutan, onu da oyuna dahil eden eserler her daim ilgi çeker. istanbul-o-matik sürekli değişen istanbul silüetine sizin nereden bakmak istediğinizi sorguluyor ve buna uygun bir cevap ortaya koyuyor. yaratmak istediğiniz istanbul silüeti butonunun üzerine çıktığınızda şehir ona uygun bir hal alıyor. dikkat ettim de biz oradayken kimse istanbul'u yeşil'le görmek istemedi, işte bunlar hep rastlantısal.
istanbul modern//musibet


1. imagine / pedro reyes
meksika'da bireysel silahlanmadan rahatsız olan bir adam var. adam silahını kendisine teslim edenlere bir dükkandan ev eşyası alabilmelerine olanak sağlayan kuponlar veriyor. silahlar birikiyor, eritiliyor ve ağaç dikmek için kullanılacak küreklere ham madde oluyor; silahlar birikiyor, şekilleri değiştiriliyor ve müzik enstrümanları yapılıyor, yetmiyor bir orkestra kuruluyor ve bu enstrümanlarla konserler veriliyor. bazen bir birinci ararsınız, bulduğunuzda içiniz onu rahatça birinci seçmeye el vermez ya, işte böyle bir şey yok. pedro reyes açık ara en iyi şeyi yapıyor. 
galata özel rum ilköğretim okulu//adhokrasi

Hiç yorum yok: