18 Aralık 2010 Cumartesi

gidememiş çocuğun sıradan kavgası

5 NUMARA ŞİMDİ

Çocuk aslında gidebilirdi, şimdi görüyorum da kesinkes giderdi. Ama O, geçmişi kurcalayadursun, hayat aciz anıların ışığı altında düşündüğü günlerden öteye gitmiyordu. Ya da şöyle demek gerekirse hayat devam ediyorken ‘O’, saplantılarının tutsağı olmuş bir sürgün evinde duvarlara aynı çentiğin derin yaralarını kazıyordu. Bazen -bir süre- bu çalkantıda dibe vurma ihtimalinin üzerinden geçiyor, yaptığı hesaplamalardaki yanılma payını ortaya çıkarıyor, her defasında kendisine fazladan birkaç gün ekliyordu. Dibe vurumun gerçekleşmesi için son şansının üstünün karla örtülmesine izin veriyor, aşması gereken duvarlara sırtını yaslayarak zaman denen kavramın üstünü toza bulamasını keyifle bekliyordu.

Ve bu sırada karşıdaki bayan ve siz bayım Zavallı anlatıcınızın çocuğun durumuna daha anlaşılabilir bir açıklama getirmesi derdindesiniz. Bunu yaptığınız için kendinizden utanmalısınız.


2 NUMARA GEÇMİŞ

Çocuk için bir şans var, o uyuyorken kendisine sunulan. Ama uyanıkken de yanından geçti. Ne derdi Le Petit ‘Asıl görülmesi gerekeni gözler görmez’. Onun kalbi gözlerinden de kör olmuştu. Gitmek için sabırsızlanıyordu belki ama kalmayı daha mı kolay sanıyordu. Her güzel gün için bir duygu kazanmak inancındaki çocuk pek çok günlerdir bu adeti unutmuş, gelecekteki şimdinin hesabını yapıyordu. Zavallı çocuğun gidememe ihtimaline kapalı hali geleceği onun için zorlaştırmaktan öte gitmiyordu.

Ve siz değerli okuyucu, neden bu çocuğa acıma duygunuzla yaklaşacağınıza hırsının kölesi olduğu için sinirleniyorsunuz! Siz ondan daha mı iyisiniz, kıyafetleriniz, statünüz, hayalleriniz onunkinden daha mı öte? Ondan farkınız var mı ki eleştirme cüretini kendinizde bulasınız.

HİÇ NUMARA GELECEK

Süslü pazar eşyalarından en beğendiği mızıkayı ağzına götürdü çocuk. Bir şeyler kazanması için çok şeyler çalması gerekiyordu. Tozlu rafların arasından onu çıkaran Exupery’ye ithafen en güzel Latin melodilerini peş peşe dizmeliydi. Gelecek üç saat öyle de yaptı.

Bazen yani demem o ki bazı zamanlar sevgili okuyucu insan gelecekten bir parçasını geçmişin içinde kaybeder. Bulduğunuz değerli günlere..

Zavallı anlatıcınız,
Anno Domini 1997, 17

Hiç yorum yok: