Herkese kendinden bir şeyler eklememelisin derdi bir zamanlar, sen eksilirsin, yarım kalırsın, yetemezsin sonra kendine. Beylik sözlermiş gibi de söylemezdi bunları, laf arasına sıkıştırır gibi, daha pek çok anlatacakmış da aklına ilk bunlar gelmiş gibi söylerdi.
Değiştirmemelisin kimseyi ve değiştirmeye çabalamamalısın çevreni. Yutmazdı kelimeleri, oturduğu yerden dikkatini cezbeden bir şey olur da ayağa kalkar gibi hazır pozisyonda söylerdi bunları. Kulak ardı etmenin kolay olduğu yıllardı tabi.
Yapılan betimlemelerin en çok romanlara yakıştığı berbat kokulu bu şehirde, öğütleri hep o verirdi, konuşma sırası hep onun olurdu. Boş fabrikaların ölümü anımsattığı bu şehirde sessizlikten yana, arkadaşlıktan uzakta, soğuk mezelerin yendiği akşamlarda onun sesi çınlanırdı kulaklarda.
Kışa yakışan cümleler kurardı, hep yanından geçtiğimiz ama bizim kurmayı akıl edemediğimiz cümleler. Şimdi, diye başlardı söze uzun bir fikrini açıklamaya koyulmadan önce. Halbuki 'şimdi' hepimizin aklına gelebilirdi ama biz devamını dolduramazdık cümlelerin. O ise ardı arkası kesilmeksizin anlatırdı. O sıralar aklıma gelirdin Barış. Barış olsa hep kendinden söz eden bıkıp usanmadan kendinden bahseden insanlar diye betimlerdi onu derdim. Değil mi Barış?
Bu düşüncelerden kurtulmak içindir ki seninle konuşmayı seçtim Barış. Bana ihtiyacın mı var, sen kendinle de konuşabilirsin. Pek tabi konuşurum konuşmasına ama seni özledim. Ama ben öldüm. İşte sorun da bu. Öyleyse konuşamazsın. Seni çok iyi tanıdığımdan bal gibi de konuşurum, hem söylesene Barış, herkese kendinden bir şeyler katar mı insan? Başarmak açısındans... Hayır, tabi ki başarabilir ama ben eklemeli mi, onu soruyorum. Ekleyebilir ama eklememelidir. Peki neden böyle düşünüyorsun? Yanlış düşündüğümü mü düşünüyorsun, bu sorunun gerekliliği nedir? Yanlış düşünüyorsun işte, insan herkese az çok bir şeyler ekler kendinden. Sen bunu bencilliğinden yapıyor olmayasın. Belki de Barış belki de.
Üstteki kayıtlara ek olarak düşülmüş bir de not vardır.
Not: Barış, sen derdin benden kitap isteyen birine ona çıkarıp kalbimi de verirdim diye, işte sen nasıl kendinden bir şeyler katıyorsan ilişkilerine, benim de bu düşüncemin kötü bir yanı yok, hem hatırlanmak iyi şeydir. Bencilliğin de pek bir mahsuru yoktur.
-İyi müellif yazdıklarının anlaşılıp anlaşılmaması derdine düşmez benim gibi, belki içinden geçirir bu düşünceyi ama dillendirmez ama işte ben söylüyorum, ne anlatmak istediğimi anlamayacak kimse, halbuki anlaşılmasını isterdim-
Müellife not: Senin ne yazdığının ne önemi var, okuyanın ne anladığından sana ne.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder