3 Şubat 2011 Perşembe

bu isimsiz bir şarkının yarım kalmış güftesidir

kaybeden insanlar birbirlerini tanır, sinema kuyruğunda fütursuzca gülen fahişelerin çığlıklarının boş sokakları doldurduğu günlerin anılarını paylaşır, sebepsiz yere işlenmiş ya da işlenmekte olan yalan cinayetlerin kaba saba faillerini gizler, şehrine uğramayan trenlerden birine atlayıp uzaklaşmak isterken bile sigaranın son nefesini doya doya içine çekmek ardından karşısındaki duvara üflemek ister, şehir bilmemnebaşkanının bilmemkim oğluna işkence yaparken zevkin doruklarından soğuk suların gerçekliğine tüm iliklerine kadar titrer. kaybeden insanlar kaybettiklerinin farkındalığını kazanmak uğruna savaşların en çetin geçtiği yerde bataklık sürüngenlerinden beter inlerler sen hiç birinin sesini duyamazken. sesin her daim içerden geldiğine şahit olanların çok az yaşadığı ülkelerin en boktanından bir çıt yükselmezken kaybeden insanlar hüngür hüngür ağlar, paldır küldür davranır, şangur şungur camları yere serer, patır kütür dayak yer, yerli yersiz küfreder, olur olmaz şarkı söylerler. ciddiyetsiz davransanda onlar sana, kravatına, gömleğine, rugan ayakkabılarına, yana taranmış biryantinli saçlarına, yanında duran hanımefendilerine hörmet ederler.

ben kaybedenler kulübüne saygı duyulmayan zamanlardan kalmış hüzünlü bir besteyim, tekrar tekrar sonsuz kez dinlesen de hep seni anlatır, seni izlerim. sen kaseti değiştirmeyi unuttuğun bir günde bana seslen o ince sesinle. başka bir güfte elbet bulunur.

Hiç yorum yok: